7.9.11

Duygu dedektörü


Vicente Amigo - Bolero de Vicente

playa fare ile "tık" de, kedi ile olmaz

“Elektrik alamadım”  demek, “hoşlanmadım” demenin diyalektik materyalist rajonudur. Duygu bedeni sürüklemeye başladığında, teğet geçtiği her başka kişinin moraline dokunma, onun normal gidişatını etkileme riski fink atmaya başlar. Beden duyguyu sürüklediğinde de aynı kaos sürer. Önemli olan beden ve duygu etkileşiminin regülasyona bağlı kalmasıdır.
Regülasyon, “kıvamında ayarlamak” demektir. Başka anlamda açlığın giderilmesi…
 Demek ki duyguların da gıdaya ihtiyacı vardır .
Düşgücü,  insan bünyesinde  voltaj gibi gerilmeye başladığında, akıl yörüngesinde bir "manyetik alan" yaratır.  Duygusal elektronlar akış yönünü mantık “iletkeni” üzerinden sürdürebilirse, “zor başarılır, imkansız biraz zaman alır”.

Düşgücünün nanyetik alanı akış yönünü bulamadığında, baraj suyu gibi geriye doğru çoğalarak, akıl "nüve"sinin yanlarından  kararsız  bir dağılımla uzaklaşır.  Başıboş elektronlar sinir uçlarına batmaya başladığında, bedenin yer çekimine karşı kuvveti kaybolmaya başlar.
İşte o zaman,  "hayal-düş" elektronları, potansiyel enerjiye dönüşemediğinden, "melankoli" hatta, moral bozukluğuna dönüşüverir.

 Diyalektik mantığın yasası şudur:
 “Doğadaki hiçbir olay, çevresinden bağımsız olarak anlaşılamaz.” 

Öyleyse, hayata dair bütün eylemlerde sorgulayıcılığın, denge üzerinde görevi vardır.

Yer yüzünde kusursuz ve sevimsiz insandan mod olarak söz edilemez.
Bütün insanlar sevimli ve sevimsiz özelliklerini birlikte taşırlar. Bu özellikler zamana, koşula ve olaya göre açığa çıkar ve koşullar ortadan kalktığında eski potansiyeline dönebilirler.
Koşulsuz sevmek, fedakarlık gibi alınsa da, aslında  istenmeyen duyguyu besleyip büyütmek demektir

Nasıl ki integral matematiği, eğri yüzeyleri hesaplamaya yarar;  sevgi dedektörü de gizli duyguların izini sürmeye yarar.
Sevgi dedektörü ilişki yüzeyinde  gezdirilmezse,  kimi, nasıl, ne kadar, nesini, neden sevebileceğimize karar vermek, insanı sevgi savurganlığına götürür.

not:"sevgi dedektörü" deyimini 2006'da bir forumda ilk ben yazdım. "duygu dedektörü" olarak googlede taklitleri daha sonraki tarih kayıtlarında görülmüştür. Belgesi vardır.

10 yorum:

Ebru dedi ki...

Ben sana bakıp gidecektim Zihni Abi yaz biterken yaşama başladım sevmiyorum yazın getirdiği hamallığı herkes dinlenirken posam çıkana kadar çalıştım ve netice sevdiklerimi özlemiş döndüm:)

zihni örer dedi ki...

Ben gördüğün gibi hurma gölgesinde yalellim çekiyorum Ba(l)cı:)

aha şimdi üzüldüm işte, asıl tatil senin hakkındı bu kadar çaba karşısında. ama neylersin ki, düzenek böyle kurulmuş! şu malum ağrıların yoksa sana da her koşul vız gelmeli değil mi
Yaza veda ederken, artık daha çok buralarda oluruz.

Ebru dedi ki...

Kısacıktı ama olsun tatil tatildir değil mi? Ağrılar yok ağrılara teslimiyet de yok zımba gibiyim (kendime fena gaz veriyorum)Doktor nasıl herkes iyi mi?

aglea dedi ki...

bir dakika, kafam karıştı. ben henüz tatildeyim, hazır değilim bu kadar yüklemeye. hem ben aldığım elektriği bilirim. pardon, bilmem hissederim. o kadar:)

zihni örer dedi ki...

"İyiyim" demek sana daha çok yakışıyor Ebru:) ama gerçek "iyiyim" demek. tatilin farkı olsa gerek. yalnız tatil değil, senin sabır ve dikkatin de buna dahil.

Doktor derslere başlayalı bir hafta oluyor. Artık tatili kısa sürecek her yaz. Morali iyi. yaz tatili dolu geçti. biz de bu yaz biraz daha iyiyiz. büyüdüler ve mücadele rayına oturdu. belki bu yüzdendir.

zihni örer dedi ki...

agle sen sanki antalya yöresinde bir yerde tatil yapıyor gibisin? rüzgar elektornlarını yolladı bana:) buna kısaca "elektrik" diyoruz:)
sana da çok yakışır. yediğin içtiğin senin olsun da gördüğün güzel(ik)leri anlatırsın:)

aglea dedi ki...

bu yaz güneye hiç inmedim sevgili zihni:) hep kuzeye kuzeye gitti ayaklarım. ama sendeki "duygu dedektörü" bu kadar güçlü, benim de sinyal gücü fena olmayınca nereye gitsem, kıtalar dolaşsam hissedersin ki beni:)

zihni örer dedi ki...

aglea, saatınız kaç?

(n-e-y-s-e, duran bir saat sorulmaz ki:)

Adsız dedi ki...

:) Güzeldi.

zihni örer dedi ki...

müzik mi, yazı mı, konuklarım mı:))
"hiçbiri" olamayacağına göre, tek seçenek kalıyor, "HEPSİ":)

teşekkürler Kamil Cengiz